TÜRKİYE'DE SPOR KULÜBÜ BAŞKANLARININ BAŞLICA YANLIŞLARI


Sporun temel amacının eğlence görünmesinin yanı sıra ciddiyet gereken özelliği de mevcuttur.Bireysel oynanan spor dallarını bir kenara bırakacak olursak,diğer spor dallarında mücadele edebilmenin ön koşulu takım hüviyetine,yani kulüp statüsüne sahip olmaktır.Kulüplerde finansal açıdan refah sağlayabilmek ,kulübün geleceği ile kararlar alabilmek kulüp yönetimlerinin asli vazifeleri arasındadır.Ülkemizde birçok kulüp dernek statüsünde olduğundan profesyonel yönetim anlayışı tam olarak oturmamıştır.Yurtdışında faaliyet gösteren,ismi geniş kitlelerce bilinen birçok kulüpte ise sistemli anlayış ve kontrol mekanizması gelişmiş,CEO'ları görebilmek mümküm olmuştur.Ülkemizde kulüplerin en tepesinde yer alan bireylerin ezici bir çoğunluğu sporun içinden gelmeyen,özel hayatlarında iş adamı vb. statülere sahip kişilerdir.


Spor yöneticiliğinin Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokullarında dal olarak eğitime açıldığı,inşaatta çalışacak işçilerin bile mesleki eğitime tabi tutulabildiği 2016 yılında ülkemizde birçok kulüp başkanı sorumluluklarını bilerek veya bilmeyerek yerine getirememektedir.Yüksek egonun ön plana geçmesi,'her şeyin en doğrusunu ben bilirim' mantığı,kamuoyunda yer edinebilmek,fanatiklik hissine teslim olmak gibi etkenler sebebiyle ortaya hoş olmayan sonuçlar çıkabilmektedir.Bilhassa futbolda bazı kulüp başkanlarının 'ezeli rakip' diye tabir edilen kulüpler başta olmak üzere,diğer şahıslara ve takımlara yönelik nefret söylemi içeren açıklamalarına fazlasıyla denk gelebilmekteyiz.Müsabaka öncesi,sırası ve sonrasında oyun alanına müdahale girişimleri,hakemlere yönelik tehditler artık kimileri tarafından normal diye karşılanabilmektedir.Ayrıca kulüpteki çalışanlara,sporculara yönelik baskılar da başlıca problemler arasındadır.Kulübü tapulu gayrimenkulu şeklinde görerek beklenmedik zamanlarda kulüpte görevli radikal kararlar alabilen başkanlar da var.Yukarıdaki durumların sonucunda da kulüpte idari açıdan istikrarsızlık,finansal sıkıntılar ,sportif açıdan başarısızlık,şahıslara veya kulübe yönelik antipati duyulması gibi sorunlar yaşanabilmektedir.Ancak bu demek değildir ki tüm kulüp başkanları böyledir.Sistemli ve bilinçli anlayışı yönetim kuruluyla birlikte uygulamaya geçirmiş,rasyonel düşünceyi benimsemiş donanımlı başkanlar da görevde bulunmaktadır.Böyle kulüplerde yaratılan olumlu havanın meyvelerini toplamak kaçınılmazdır.

Hangi alan olursa olsun sorunları çözebilmenin temel iki yolu,eğitim ve akıl süzgecinden geçen davranışlardır.Sporun geniş kitlelerce aşırı sahiplenilebildiği ülkemizde ateşe körükle gitmeme adına kulüp başkanlarına da iş düşmektedir .Olumsuzluklara dur denilmediği sürece dejavu yaşamaya devam ederiz.

e.a.

Yorumlar