UEFA'NIN FİNANSAL FAIR-PLAY SOPASI


Futbol endüstrisi ,21.yüzyılla birlikte daha önce hiç olmadığı kadar ekonomik hacmini genişletti.Futbolun fazlasıyla ilgi duyulan bir spor dalı olması,uluslararası büyük kuruluşların kulüp,federasyon ve turnuvalara sponsorlar şeklinde destekte bulunması,kulüplerin gelir kanallarını çeşitlendirmesi ve markalaşma hamleleri bu durumun başlıca sebepleri arasındadır.Kulüplerin maddi kazancını artırması ve gelirlerini nasıl ve ne için kullandığı finansal durumun ön plana gelmesini kolaylaştırdı.Gelir-gider dengesindeki bozulmaların baş göstermesi ile birlikte UEFA,bazı kararlar almak durumunda kaldı.

Finansal Fair-Play kuralları adı altında kulüplere kimi yükümlülükler getirilmiştir.Söz konusu yükümlülüklerin bir veya birkaçını yerine getiremeyen kulüplere bazı yaptırımlar uygulanacağı öngörülmüştür.2012-2013 sezonuyla uygulanmaya başlanan kurallar şu şekildedir :

• Yöneticiler ve Kulüp başkanları kulüp için cebinden harcama yapamayacak.
• Kulüpler, kendi yöneticilerine veya iş ortaklarına ait borçlarını kaynaklarına iade edecekler.
• 2012-2013 sezonundan  itibaren kulüpler transferlere gelirlerinden daha fazla harcama yapmayacak.
• Sadece kulübe hibe edilen ve kulübe ait gelirler değerlendirmede kulüp geliri sayılacak.
• Hiçbir futbolcu,kulüp ya da yasal otoriteye vadesi geçmiş borç bulunmayacak.Gelirden daha fazla borçlanılmayacak. Borçlanılırsa transfer yasağı cezası alınacak.
• Öz sermayenin eksiye düşmesine izin verilmeyecek.Kulüpler denk bütçe kapsamında ve yıllık gelir-gider tahmininde başa baş noktasını yakalayacak.(Sistemin oturması için ilk yıllarda istisnai olarak belli noktada zarar edilmesine-eksiye düşülmesine izin verilecek.)
• Futbolculara yapılacak ücret, maaş ve prim ödemeleri, toplam gelirin yüzde 70' ini geçemeyecek.
• Bütçesi 5 milyon euro’nun altındaki takımlar kriterlerden muaf olacak.
•Kulüplerin fahiş yüksek ve fahiş düşük fiyatlarda yaptığı anlaşmalarla kurduğu şirket ilişkileri gelir-gider tablosuna katılmayarak, emsal fiyat esas alınacak.Kulüplerin altyapı, stadyum ve antrenman sahası için yapacağı yatırım amaçlı harcamalar başa baş noktası hesaplamalarına dahil edilmeyecek.


Ayrıca,Kulüp Lisanslama Yöntemi şeklinde yeni bir uygulama daha hayata geçirilmiştir.Buna göre kulüpler,her yıl Nisan ayının ilk haftasına kadar içinde bulundukları yılın mali tablolar listesini,gelecek dönemi anlatan mali tabloları ve vadesi geçmiş borç kontrollerini UEFA'ya bildirmek zorundadır.

Alınan bu kararlarla Türkiye başta olmak üzere birçok ülkenin takımları çeşitli cezalara maruz kalmıştır.Henüz geçen hafta UEFA'dan yapılan açıklamada Galatasaray'a 1 yıl Avrupa kupalarından men ve 2 yıl boyunca ekonomik tedbir ile mali düzeni takip yaptırımları uygun bulunduğu belirtilmiştir.Dolayısıyla Galatasaray örneğini burada daha detaylı ele almak gerekmektedir.Esas sorulması gereken soru son 4 yılda 3 kere şampiyon olmuş,4 yıl üst üste Şampiyonlar Ligi'nde mücadele etmiş bir kulüp nasıl ceza almıştır? Şüphesiz bunda en önemli pay,futbolcu bonservislerine,yıllık ücretlerine ödenen fahiş paralardır.Sık değişen teknik direktörler ve onların farklı istekleri,futbolcu satışından kaydadeğer para kazanılamaması,ödenen tazminatlar,futbol takımının elde ettiği gelirin içinden amatör branşlara kaynak aktarılması sebepler arasındadır.Ayrıca 3 Temmuz süreci ile futbola olan ilginin azalması,bakış açısının değişmesi,kimi sponsorların çekilmeleri diğer nedendir.Yöneticilerin yeterli tedbiri alamayışı,yeni gelir kapıları açamaması cezaya giden süreci hızlandırmıştır.

Türkiye'da altyapının gelişmiş olmayışı,ne yazık ki futbol takımlarını sürekli olarak başka takımlardan oyuncu almaya itmektedir.Bunda genç oyunlara güvenilmemesinin de payı vardır.Kulüp başkanlarının,yöneticilerinin işlerini kimi zaman hobi olarak görmeleri de sıkıntılar doğurabilmektedir.Halbuki futboldaki şirketleşmenin artması,bünyesinde çeşitli kurullara sahip olmaları,kimi kulüplerin borsada yer alması ve hisselerinin işlem görmesi daha çok sorumluluk gerektirmektedir.

Finansal Fair-Play çerçevesinde yapılabilecek eleştirilerden biri de,UEFA'nın kimi zaman kulüplere aynı ölçüde değerlendirme yapmadığıdır.Mesela Arap sermayesinin kontrolünde bulunan Manchester City,Paris Saint-Germain gibi takımların fahiş harcamaları gözardı edilebilmektedir.Söz konusu kulüpler şimdiye dek sadece oyuncu sayısını kısıtlama veya cüzi miktarda para cezası almışlardır. Şüphesiz,bunda lobi faaliyetlerinin güçlü olmasının payı da vardır.


Kulüplerin sistemli yönetilmesine ihtiyaç duyulduğu kadar UEFA'nın belirlediği kuralların objektif biçimde uygulanması,kulüplerin en kıymetli varlığı olan taraftarların bundan etkilenmemesi gerekmektedir.Futbol,her şeyden önce eğlence temasını barındırır.

e.a.

Yorumlar