EKRANDAKİ PARAZİT : EVLİLİK PROGRAMLARI


Yaklaşık 20 yıldan beri televizyon kanallarının sayısının giderek artması rekabeti ortaya çıkarmıştır.Çok seyredilen kanal hem ismini duyurmakta,hem de reklam pastasından daha fazla pay almaktadır.Her kanal,izleyicileri kendine çekebilme adına çeşitli yayın tercihlerinde bulunmuştur,bulunmaktadır.Kimi zaman tutulmuş olan tür izleyiciye sunulmuş veya risk alınarak yeni formatlarla süslenen programlar görücüye çıkarılmıştır.Şüphesiz televizyon kanallarının yayın ilkelerini şekillendiren temel faktör,izleyicilerin beğeni ve istekleridir.Son yıllara baktığımızda ise gündüz kuşağında evlilik ve benzeri programların hakimiyetinden söz etmek mümkündür.

Ne yazık ki,eğitici-öğretici bilgilere dayanan belgeseller,tarih programları gündüz saatlerinde televizyon ekranında kendine yer bulamaz.Çünkü böyle programlarda yalan ilişkiler,dedikodu,oyun havası,ihtiras gibi öğelere yer verilmez.Evlilik programlarında büyük önem atfedilmiş olan paravan denilen ve yapay nesne,belki de insan hayatının en büyük,en gerçek,en kutsal parçası olan evlilik için çıkılacak yolun ilk adımı olarak sunulmaktadır.İzleyici kitlesinin tamamına yakınının çalışma hayatının dışında kalan kişilerin oluşturduğu evlilik programları,insanların uykuya yatmadan saat atlatmalarına yardımcı olmaktadır.Ülkede ölümlere sebep olan bir terör saldırısı,göstermelik üzüntüyle karşılanmakta,ertesi gün 'hayat devam ediyor' şeklindeki klişe ifadeyle şov devam etmektedir.


Programa aday veya talip olarak katılanların profillerine baktığımızda genellikle ağızları iyi laf yapan,az ya da çok kibirli,tartışmaya meyilli,kendini priz zannedip elektrik almayı bekleyen kişilerdir veya öyleymiş gibi rol yapma arzusu içerisindedirler.Yaşıtları henüz lise öğreniminin sonunda veya üniversite öğreniminin başında olan 18-19 yaşındaki kişiler de programa çıkarılabilmektedir .Daha da ilginci bir konuk hakkında 'böyle güler yüzlü katil gördünüz mü?' sorusuna da tanıklık edilmiştir.

Programa katılan konuklardan acı olaylar tecrübe etmiş kişiler varsa,bu durum altın fırsat olarak değerlendirilmektedir.Birkaç gün üst üste,uzun dakikalar boyunca konuşturulan bu insanlar üzüntülerini tekrar tekrar yenilemiş olurlarken,sunucu-izleyici-orkestra elbirliğiyle yaratılan atmosferle ajitasyonun tavan yapıp reytinglerin yükselmesi amaçlanmaktadır .Aynı kişilerin bir barışıp,bir küsmeleri gösterilerek dizi havası yaratma çabası bulunmaktadır .Dikkat çeken bir diğer husus da,aylarca programa katılmış olan insanların büyük çoğunluğunun herhangi bir aşk yaşamadan,evliliğe adım atmadan programdan ayrılmalarıdır.

Tüm bunlar,programların ciddiyetini sorgulamamıza,kötü örnek doğurduğunu düşünmemize sebep olmaktadır.Yeterince toplumsal yozlaşmanın yaşandığı bir ülkede,böyle iletiler barındıran programların,en çok tercih edilen kitle iletişim aracı olan televizyonda saatlerce yer işgal etmesi dikkate değer meseledir.

e.a.

Yorumlar