Geçtiğimiz günlerde internet
sitelerine,haber bültenlerine yeni bir haber düştü.İstanbul'un tanınmış AVM'lerinin
birinde yaşanan izdiham haberin konusuydu.Fakat bu izdiham,Türkiye'de
alışılagelmiş olanlarla uzaktan yakından alakalı değildi. Uluslararası üne
sahip bir giyim markasının özel ürünleri için gerçekleştirilen tanıtım ve
alışveriş etkinliğiydi.Pazarlamasının akıllıca düzenlendiği,sadece davetiyesi
bulunanların içeriye alındığı mağazadan görüntüler sunuluyordu.
Siyah bir paravanın arkasında içeriye alınacağı
zamanı sabırsızlıkla bekleyen,ortak alanı paylaşan,hemen hemen aynı sosyolojik
düzeyde olan insanlar bulunmaktaydı.Bu bireylerin davetiye gönderenler
tarafından da eşit değerde görüldüğünü düşünmek de zor değil.Ancak siyah
paravanın açılıp,süslü vitrinlerin meydana çıkmasıyla hengamenin başlaması bir
oluyor.Diğer insanları iterek,çekerek hayranı olduğu markanın herkesten önce
elde edebilmek için mücadeleye girişiliyor.Elindeki kıyafeti başkasına
kaptırdığı için ağlayan,uzun süre beklemesinin bir işe yaramadığı için
sinirlenen,böylece gelecek alışverişler için hırslanan,daha çok şeye sahip olma
arzusuyla yanıp tutuşan 'lüks hayatlar'...
Aslında bu olay,refah düzeyinin yüksek
olduğu,insanların ihtiyaçları arasında fazla farkın bulunmadığı bir ülkede
yaşansaydı üstünde çok durulmayabilirdi.Fakat Türkiye şartları göz önünde
bulundurulduğunda ,dakikalar içinde binlerce TL'yi harcayabilmek takdire şayan
(!) olsa gerek.Yaşamını temel düzeyde sürdürebilmek, ihtiyaçlarını
karşılayabilmek için gereken maddi imkanların kat be kat üstünde gelire sahip
olan ve kendini 'elit' olarak gören,tanımlayan bireylerin adeta parayı
harcayacak alanlar araması,gösterişe meraklı olmaları yaşananların birinci
sebebi konumundadır.Aynı zamanda bilinçaltına yönelik görsel,işitsel mesajlar
da bireyleri yönlendirebilme açısından önemli bir koz olarak kullanılmakta.
Bir yanda popüler kültür bağlamındaki bir niteliği
sayesinde diğer insanlardan farklı kefeye koyulup kısa sürede ekonomik gücünü
kat be kat artırabilen,diğer yanda da sabahtan akşama kadar tehlikeli işler de
dahil olmak üzere birçok sektörde görev yapan,asgari ücrete talim olmuş,işi
yoksa da beş kuruşa muhtaç,dünyasından vazgeçmiş ,sıradanlaştırılmış
kişiler...Bir grubu alışveriş için para ayırarak marka giyinip,lüks
olanaklardan fayadalanmak maksadıyla izdihamda,diğer grubu da kimi zaman bedava
veya en ucuza hizmet alabilmek,kimi zaman da iş başvurusu için yarattıkları
izdihamlarda görebilmekteyiz.
Satın alma gücünün insanın hayatını tamamen
etkileyebileceği bir gerçek.İstediklerine rahatlıkla ulaşabilen,para hesabı
yapma yükümlülüğü bulunmayan insanlar çok daha mutlu vakit geçirecektir.Böylece
giderek 'ben merkezli' düşüncenin ön plana çıkması da uzun sürmeyecektir.
e.a.
Yorumlar
Yorum Gönder