FUTBOL VE FANATİZM




Spor,yüzyıllardan beri toplum içinde kendine yer bulmuştur.20.yüzyılla birlikte kuralları koyulan ve sistemli bir hal alan futbol,günümüzde ise bambaşka bir boyut kazanmış durumda. Teknoloji artık futbolla iç içe haldedir.Futbol,değişik sosyo-kültürel öğelere sahip bir disiplin haline gelmiştir. Mücadele ,hırs ,dostluk ,düşmanlık ,duygusallık ,sosyalleşmenin yanı sıra özdeşleşme,sevinç,üzüntü ve şiddet eskiye nazaran kat be kat daha fazla yaşanıyor. Futbol yüzünden ülkeler arasında siyasal kriz bile meydana gelebiliyor.

Futbolun kendine ait bir küresel endüstrisi bulunmakta ve futbola harcanan paranın miktarı giderek daha da artmaktadır.Bir zamanlar toprak sahalarda cüzi miktarda maaşla oynanırken artık sadece stadyumlara yüz milyonlarca dolar harcanabilmektedir. Futbolun bu popülerliği sponsor kavramını da ortaya çıkartmıştır.Sponsoru bulunmayan bir futbol kulübü bulunmamaktadır.Bunun meydana getirdiği durum futbol camiasının paydaşlarını da doğal olarak etkilemektedir.


Futbola verilen önemden ,ilgiden çok futbolcular faydalanmaktadır.Aldıkları astronomik paralarla lüks yaşamlar sürerken bir yandan da popüler kültürün önemli figürleri haline gelebiliyorlar.Saha dışındaki ufak bir hareketleri bile magazin programlarını süsleyebiliyor.Vaktinde fakirlerin oynayıp zenginlerin izlediği bir oyunken,artık zenginlerin oynayıp fakirlerin izlediği bir oyun haline gelmiş bulunmakta. 



En basit haliyle 22 kişinin bir topun peşinden gittiği bu oyun,Dünya üzerinde en çok rağbet gören spor dalı konumunda. İnsanların bu ilgisi futbola olan algıyı da etkileyebiliyor.Gencinden yaşlısına,erkeğinden kadınına herkesin en az bir takım taraftarı olduğu bu sistemde,insanlar kendilerini büyük bir ailenin parçası olarak görüyorlar. Dolayısıyla içgüdüsel davranışlar ortaya çıkabiliyor.Koşullara bağlı olarak kimilerine göre taraftar,kimilerine göre sporsever,kimilerine göre holigan veya fanatik olarak niteleniyorlar.Futbolun yarattığı para endüstrisinden herhangi bir pay almadıkları gibi lisanslı ürünler alarak takımlarına destek olmaları istenen taraftarlar futbolun cefasını en çok çeken gruplardır.

Futbol müsabakaları sadece sportif sonuç  meydana getirmemektedir. Destekledikleri takımların aldıkları sonuca göre insanlar tepkiler vermektedirler. Galibiyet hatta kupa kazanmak taraftarları bir anda Dünya'nın en mutlu bireyleri haline getirebiliyor. Fakat mağlubiyet,özellikle 'derbi' olarak nitelenen maçta alınmışsa etkisi daha fazla olabiliyor.Kendi takımının futbolcusuna,yöneticisine,teknik direktörüne kızılmasının yanı sıra rakip takım taraftarlarıyla psikolojik ve fiziksel şiddet gerçekleşebiliyor.Saha olaylarıyla başlayıp,maçın bitmesinin ardından stadyum dışına da taşabiliyor.1902'de Ibrox'ta,1967'de Kayseri Atatürk Stadyumu'nda,1987'de Heysel'de yaşanılan olaylar acı tecrübelere örnektir.



Giderek daha da önem kazanan sosyal medya sitelerinde de o günkü futbol karşılaşması veya olayı hakkında sevinç,kızgınlık ve alay öğeleri içeren paylaşımlar zirve yapıyor.Kasıtlı veya kasıtsız olarak ortaya koyulan davranışlarla adeta bir 'güç ve öfke boşaltım alanı' oluşuyor.Günlük hayatında yeterince stres biriktiren veya ümit ettiklerine sahip olamayan farklı toplumsal statülere sahip olan kişiler,bu birikimi futbol vasıtasıyla dışa vuruyorlar.Taraftar artık mantığı yerine duygularıyla hareket etmeye başlıyor.Yaratılan öfke kimi zaman futbolcuları da etkisi altına alabiliyor.Sahada daha agresif davranan,diğer oyuncularla ve hakemlerle tartışan,rakibi sakatlamaya yönelik faullerde bulunanlara şahit olabilmekteyiz.



Spikerlerin önemli maçların başlangıç düdüğüyle birlikte dedikleri klişe bir söz olan "Ve hayat duruyor!" cümlesi bize günümüzde futbolun nasıl bir yere sahip olduğunu anlatmaya yetiyor.Küresel boyut kazanmış olan futbolun yarattığı etkinin daha güçlü olmasını normal karşılamak mümkün.En çok rakip düşmanlığından beslenen,kazanmaya giden yolda her yol mübahtır anlayışıyla biçimlenen fanatizm de futbol anlayışının değişmesinin sonuçlarından biri.

Şu bir gerçek ki,futbol sahip olduğu cazibeyi kolay kolay yitirecekmiş gibi durmuyor...

e.a.

Yorumlar