Geçen yüzyılın son çeyreğinden itibaren
televizyonun da topluma yerleşmesi ve diğer medya kollarının arasına
katılmasıyla birlikte medya alanında değişimler yaşanmaya başlandı.Teknolojik
altyapının uğraşlar sonucu giderek gelişmesi,bunun da içerik üretimine ve
sunumuna daha iyi olanak tanıması televizyon başta olmak üzere medya sektörünü
daha da canlandırdı.İlk çıktığı zamana göre televizyonlarda içerik üretimine
baktığımızda,artık görsel ve işitsel zenginliğin zirve yapabildiğini
görebilmekteyiz.Her evin olmazsa olmazı haline gelen,toplumun her kesimi ve her
yaş grubu tarafından takip edilen televizyon,sihirli bir kutu olarak reklam verenleri
de cezbediyor.Gazete okuma oranı düşük,dergi satışı alt seviyelerde olan toplumumuzda
dolayısıyla televizyon reklamları,bunlar arasında da göstergebilimsel mesajların işlevini
doğru kullananlar daha etkili oluyor.
Televizyon reklamlarının içeriğini değerlendirecek
olursak,cinsiyete dayalı kimlik temsilleri öne çıkıyor.Örneğin;parfüm,duş jeli
gibi reklamlarda kadınlar ön planda.Kadın bedenini cinsel bir obje olarak
kullanıp,etki yaratma çabası var.Yine bu tür reklamlarda bir erkeği etkilemek
için uğraşan kadın kimliğine de sıkça rastlarız.Yemek ürünleri reklamlarında,genellikle
mutfakta kadınları görürüz.Aynı şekilde temizlik maddeleri reklamlarında da
sadece kadınların,bu ürünleri aldığını ve kullandığına tanık olmaktayız.Kadının
görevinin ev temizliğiyle uğraşmak,yemek yapmak,çocuklarıyla ilgilenmek olduğu
bilinçaltlarına işlenmekte.İşyerlerinde patronlar genellikle erkeklerden oluşmasına
karşın,kadınlar ise daha alt pozisyonlarda temsil ediliyor.Çocukların temsili
de kadınlar gibi reklamlarda sorunlu şekilde işleniyor.Duygusallık yaratmak
veya reklamın ilgi çekici gelebilmesi adına çocuklara yaşlarıyla örtüşmeyecek
konuşmalar,davranışlar yaptırılabiliyor. Ancak,bebek bezi,çocuk maması,oyuncak
gibi kendi yaş gruplarına hitap eden reklamlarda ihlaller daha az.Reklamlarda
erkekler ise ağırlıklı şekilde otoriter,maddi yükü omuzlarında taşıyan,hizmet
bekleyen birey olarak gösteriliyor.Ayrıca,sorun çözen ve her türlü işten
anlayan rollerde de görülmekte erkekler.Dolayısıyla, toplumun aile
algısının,bakış açısının reklamlara yansıdığını görüyoruz.Tabii bütün bunlar
demek değildir ki,bütün reklamlar sorunludur.Çok yerinde eleştiride bulunan,öğeleri
doğru şekilde kullanıp mesajlar üreten reklamlar da mevcut.Ancak,sayıca az
durumdalar.Reklamın daha etkili olması adına sıradan insanlar yerine ünlülere
yer vermek önceliklerden biri.Özdeşleşme yaratma çabası,ürünün niteliği ile
birleşince ilgiyi artırabiliyor.Reklamda kullanılan şarkıların birçoğu,popüler
olmuş şarkıların sözlerinin değiştirilmiş versiyonları olarak göze
çarpıyor.Yeni bir şarkı besteletip riski artırmak yerine,kulakların aşina
oldukları melodiler kullanmak farkındalık yaratıyor.Gazete ve dergilere verilen
reklamlar ise,işitsellik olmadığından görselliği etkili kullanmaya çalışıyor.Üst
düzey grafik tasarımlar barındırabilmesinin yanında,önceden belirttiğim gibi
kimlik temsilinde, sunulmasında veya kullanılan ifadelerde problemler yaşanabiliyor.
Ülkemizdeki televizyon yayıncılığı anlayışı,-haberler
dışında- Avrupa ve ABD’ye göre farklılıklar içermekte.Haz arayışında olan bir
toplum olduğumuzdan bu televizyon reklamlarına da yansıyor.Televizyon
reklamları da kendilerine ayrılan az süreyi iyi değerlendirmek zorunda;tabii izlenebilirlerse.Çünkü,eğer
bir dizi, program reklama girerse,başka kanallara geçiş yapmak alışkanlık
haline gelebiliyor.İnsanlar,bir an önce beğeniyle takip ettikleri diziye veya
programa kavuşabilmek için “acaba başlamasına kaç dakika kaldı?” merakıyla kısa sürede kanala geri dönüş yapıp,eğer
başlamadıysa tekrar kanalı değiştirebiliyor.Reklamları izleyenler,daha doğrusu
her yönüyle görebilenler ise paylarına düşeni alıyor…
e.a.
Yorumlar
Yorum Gönder